Eleştirmenin Not Defteri

11 Mayıs 2012 Cuma

TİTANİK'TEN ÖĞRENDİKLERİMİZ!


"Titanik” adında bir film yapacaksınız, yani sonunu dünyada bilmeyenin kalmadığı bir film olacak bu... Yönetmeni stüdyoyu kafalarken filme 200 milyon dolar yatırmalarını isteyecek. Üstelik öyle bir hikaye ki bir devam filminin yapılabilme ihtimali dahi yok! Yani bu dev bütçeye rağmen tek atış yapacaksınız...
2200 yolcusuyla okyanus ortasında denk geldiği bir buzdağına çarpan ve 1500 yolcunun ölümüyle sonuçlanan bu meşhur deniz kazasının ilk sinema macerası değildi bu. Ama neredeyse her hikayenin en büyüğünü çekmeyi, film kariyerinin bir gereği olarak gören James Cameron okyanus dibindeki gerçek Titanik’in kalıntılarını bulup, özel kameralarla çekim yapmayı bile kafasına koymuştu.
Cameron bununla da kalmayıp tarihin bu en büyük deniz faciasının içine, sinemada her zaman tutan klişe bir aşk üçgeni hikayesi yerleştirince sihirli formül tamamlanmış oluyordu. Titanik’in içinde yaşanan bir “Romeo ve Juliet” hikayesini anlatan filmin batmasına imkan yoktu tabi ki... Çünkü Cameron geminin ‘bilinen sonu’nu bir dezavantaj olmaktan çıkarıp avantaja çevirmeyi başarmıştı...
Yıldızı yeni yeni parlayan Leonardo DiCaprio’nun ‘kız çocuğu’ güzelliği ve hatta DiCaprio’dan bir yaş küçük olmasına rağmen yanında ablası gibi duran Kate Winslet’in her şeye rağmen bir kimya tutturabilmiş olmaları filmin en iyi başardığı işlerden biri. Zaten geminin o büyüleyici ihtişamı ve acıklı olduğu kadar heybetli sonu James Cameron’un teknik becerisi ve mükemmeliyetçi profesyonelliğiyle üstesinden başarıyla geldiği sahneler olmuştu... Filmin tüm dünya hasılatı 2 milyar dolara yaklaşmıştı. Kırılması çok zor olan bu rekoru yine James Cameron “Avatar”la kıracaktı tabi ki...
Peki biz ilk izlediğimizde (hatta ikinci kez izlediğimizde) bu Titanik’te geçen zengin kız-fakir oğlan hikayesinden neler öğrendik? İşte size Titanik’ten öğrendiklerimizden bir demet...

1. Şanssızsan hep şanssızsındır arkadaş! Jack (Leonardo DiCaprio) yanlış gemiye bindiği yetmezmiş gibi bir de yanlış kıza aşık oluyor...
 2. Kumar oynayacaksan para yerine ilk kez denenecek bir ulaşım aracının biletini asla kabul etme!
3. Gerçekleşmesi çok zor görünen şeyler için “öyle bir şey asla olamaz” deyip sırıtma...

4. Jack, Rose’a yaptığı resimleri gösterirken söylediğine göre Paris’te hemen soyunuveren bir sürü kız varmış...
5. Nişanlısının etrafta dolaştığı sırada tavlamaya çalıştığın kızın çıplak resmini çizme...!
6. Zenginler geminin balo salonunda hayli snob ve sıkıcı bir gece geçirirken, üçüncü mevki yolcuları alt katta bol öpüşmeli, danslı müzikli şen şakrak partilemekteler... Demek ki parası az olanlar yeri geldiğinde zenginlerden daha güzel eğlenebiliyorlar...

7. Batan bir gemiden kurtulmak için illa daha önce batan bir gemiden kurtulmuş olmanız gerekmiyor...

8. Zengin ve kötü kalpli koca namzeti o tarihlerde yeni duyulmaya başlayan Picasso için “Picasso’dan bir bok olmaz diyor!”... Tamam zengin olsun da, en azından sanattan az buçuk  anlayan bir koca adayı olsun...  

9. Titanik’in en önü ve en arkası birbirlerine sarılmak isteyen gençlere ayrılmış... Geminin en ucuna bizim şehir hatlarında bile gitmemiz yasakken Titanik’te bu mümkünmüş... Titanik Türk gemisi olsaydı eğer mutlaka bir görevli Jack ve Rose’un yanına gelip Jack’i dürterek “in lan ordan aşağı... gidin evinizde yapın ne yapıyorsanız...!” derdi büyük olasılıkla...

10. Jack, Rose’u ilk kez gördüğünde Rose da ona gayrı ihtiyari bir bakış atıyor... Gözlerini başka bir yere çevirdikten sonra tekrar Jack’e kısa bir süre bakıyor... Demek ki gerçekten işe yarıyor: iki kere bakan kadının peşinden gitmek gerek...
11. Hayatta şöyle enteresan durumlar olabiliyor: iki gün sonra batacak olan bir gemide intihar etmek istemek... Düşünsenize Rose eğer intihar etmeyi başarmış olsa Jack ölmeyecek ve belki çok ünlü bir ressam olacak!
12. Zengin bir kızı etkilemek isteyen fakir bir oğlansanız, sokak çocuğu gibi davranmak bazen işe yarayabilir. Nitekim Jack, Rose’u tükürük yarışı yapmayı öğreterek etkiliyor en başta...

13. Dünyanın her yerinde dobra kadınlar biraz da şişman olmak zorundalar galiba... Bakınız Titanik’te de onlardan bir tane var: Molly Brown (Kathy Bates) adlı kadın Rose ve Jack’in tarafını tutuyor. Ve zaman zaman lafını hiç esirgemiyor... 
 14. Geminin gözetleme kulesindekiler aşağıda güvertede oynaşan Jack ve Rose’a baktıkları için bir iki dakika geç görüyorlar buzdağını... Yani Jack ve Rose olmasa belki gemiyi buzdağına çarpmadan önce sıyırtabileceklermiş!

15. Hadi başkasıyla nişanlı kız arkadaşınızın nü resmini çizdiniz, bari bu resmi ona verirken nişanlısına göstermemesini de tembihleyin... 

16. İçinde bulunduğun gemi batıyor olsa da, uyanık olacaksın, kızı başka bir adama kaptırmayacaksın...
17. Aşk, daha önce eline hiç balta almamış sevgiline baltayı verip, nişanlısının seni metal bir boruya bağladığı kelepçeyi gözlerini kapatarak da olsa kırmasına izin vermektir...!
18. O denli yanıcı ekipmanla dolu bir geminin makine dairesinden yayılan en ufak bir yangının dahi çıkmamasının sinematografik bir tercih... Çünkü donarak ölmek, yanarak ölmekten daha romantiktir...
19. Filmin başında ve sonunda izlediğimiz dalış ekibindeki insanlar, tabi ki pek çok felaket filmindeki bilim insanları gibi, çizgi roman tişörtleri giyen, hippi kılıklı, ellerinden kahve fincanı düşmeyen, saçı sakalı dağınık ama çok zeki insanlar olurlar... Aradıkları o muhteşem pahalı kolyeye rağmen (!) bu kılık kıyafetler ve ekip şeflerinin (Bill Paxton) yumuşak/duygusal bakışlarından dolayı ‘mezar soyguncusu’ gibi değil de korkusuz bilim adamları olarak görülürler...
20. Yüksek bütçeli felaket filmlerinde ısrarla uçaklardan, bombalardan, fırtınalardan, dalgalardan, göktaşlarından kısacası dünyanın ya da insanların başına dert olan her türlü müsibetten “dişi” olarak (she) bahsedilmesi geleneği bu filmde de bozulmuyor... Ve içerde tüm mühendisler, kaptan ve şirket yetkilileri “Titanik”den dişiymiş gibi bahsediyorlar... Ne kadar ‘Freudyen’ bir kadın korkusudur bu...

21. İçinde sürekli “bu öyle bir gemiymiş ki, hiç batmazmış” diyen bir sürü insanın olduğu bir gemi zaten batmaya mahkumdur...

22. Rose gibi akıllı, herkeslerden önce Picasso’yu tanıyan, takip eden; Freud okuyan (şirket mühendisi bile Freud’u yolcu sanıyor); gemideki filika kapasitesinin yolcu sayısından aşağı olduğunu kavrayabilen zengin ama mutsuz kız, bohem ve çulsuz ressam Jack’den hoşlanacak tabi ki... Smokinle dolaşıp sürekli ‘öküzlük’ yapan, kötü bakışlı Cal’dan (Billy Zane) değil!
23. Dobra ve hafif dolgun hanımefendi Molly, kendi poposunu sağlama aldıktan sonra bindiği filikadan geminin batışına ve insanların çığlık çığlığa oradan oraya koşturmasına dalmışken şöyle bir cümle kurar: “İşte bunu her gün göremezsiniz”... Bazen çok büyük bir filmde bile gözden kaçan bir tane aptal cümle filme büyük zarar verebilir...  

24. Celine Dion’un berbat şarkısı “My Heart Will Go On”u filmde, filmin ilk vizyonunda neredeyse her yerde, hatta hala sevgililer günlerinde, asansörlerde, telefon beklemelerinde, radyolarda hâlâ dinlememize rağmen müzik zevkimizi yitirmeyebiliyoruz...! 

25. Yaklaşık üç buçuk saat süren bir filmin son 80 dakikasının hayranı olan ve sadece o bölümü durup durup izleyen insanların olabileceğini de “Titanik” sayesinde öğrenmiş bulunuyoruz! 

3 yorum:

  1. Tespitlere bayıldım! :)
    Anlatım tarzı da çok eğlenceliydi ayrıca...
    Bir de merak ettim, bu kadar ayrıntıyı aklında tutabilmek için kaç kez izledin.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      Teşekkür ederim... "Titanic"i vizyona girdiğinde izlemiştim. O zaman Milliyet'te yazıyordum... DVD'si çıkınca da yine yazmak için izledim o zaman da DVD+ dergisini yapıyordum... Geçtiğimiz ay da bir daha şöyle bir üzerinden geçtim GQ dergisine bu yazıyı yazabilmek için... :) Sonra da bloguma koydum...
      Filmleri artık hep bu gözle izlemek bir mesleki hastalık oldu sevgili Melodram :)

      Sil
  2. Rose Dewitt Bukater geçek. ne kadar güzelmiş titaniği 3 defa izledim ve izlemeye devam edeceğim.jack öldü ama neyse herkezin izlemesini tavsiye ederim.siz.Rose Dewitt Bukater diyin gerçek titanikteki rose çıkıyo.titanik izle diyin ilk gelene basın sayfa şu-JetFilmizle.com
    saygılarımla MİNE KARAKOÇ

    YanıtlaSil