Çocukken en büyük eğlencelerimizden biriydi ‘Süpermen’le
Örümcek Adam dövüşse hangisi döver?’ diye saatlerce tartışmak... Ya da
birbirlerini tanıyor olsalar ve birlikte savaşsalar ne olurdu diye hayal
etmek...
DC Comics 1960’da kendi süperkahramanlarından “Adalet
Takımı” diye bir ekip kurmuş ve başarılı da olmuştu... Ebedi rakipleri Marvel
Comics ise buna karşılık 1961’de “Fantastik Dörtlü” ile ‘tamamı süperkahraman olan
ekip’ formülünü tutturunca 1963’de bazı kahramanlarını daha bir araya getirmeye
karar vermişti. Artık iyice eskimiş olan 1941 doğumlu karakterleri Kaptan
Amerika’nın başını çektiği ve yayın hayatına 1963’te başlanan Demir Adam, 1962
doğumlu Thor ve yine 1962 doğumlu Hulk’un yanısıra yine aynı yıllarda yaratılan
Wasp ve Karınca Adam’ın (Ant-Man) katılımıyla “Yenilmezler” takımı oluşturulmuştu...
Kimilerine göre Marvel Comics tek başlarına pek de parlak başlangıçlar yapmayan
kahramanlarını artık demode olmuş Kaptan Amerika’yla birleştirerek yeni bir
başlangıç yapmıştı. Yayımlanan ilk sekiz sayının senaryolarını bizzat Stan Lee
yazmıştı. Lee’nin sağlam açılışı peşisıra 400’e yakın sayı getirdi... 1990’lı
yıllarda da bir ara yeni maceraları yayımlandı. Hatta 90’ların sonunda
animasyon dizi olarak da yeni neslin karşısına çıkartıldı.
Filmin kadın kahramanı "Kara Dul" solünde Scarlett Johansson, zaman zaman dublör kullandığını belli etse de seyir zevki veriyor... |
Marvel’in sinema konusunda hep DC Comics’in gerisinde
kaldığı bu yılların sonunda 2000’lere yeni ve daha cesur bir film stratejisi
ile girmesiyle “Yenilmezler” takımının hem içinde hem de dışında kalan
süperkahramanların yolu da açılmış oldu. Nitekim “Yenilmezler”in kahramanlarının
herbirinin kendi filmi de büyük potansiyeller taşıyordu. “Demir Adam” Robert
Downey Jr.’ın olağanüstü katkısıyla iyi bir başlangıç yaptı. “Yenilmezler”in
geldiğini de ilk kez bu filmin jenerik sonrasında ekibi toplamakla görevli olan
Nick Fury’nin görünmesiyle anlamıştık... Aynı yıl Ang Lee’nin pek bir sanatsal
bulunan “Hulk”una alternatif çekilen yeni “Hulk” ‘idare eder’ bir skor
yakalmıştı. “Iron Man 2” zayıf hikayesine rağmen “Yenilmezler”e yeni bir
kahraman ekleme işlevi gördü: Seksi ajan Natasha Romanoff, yani “Kara Dul”.
2011’de gelen “Thor” ‘Shakespeareyen’ altmetnine yakışır bir şekilde Kenneth
Branagh’a çektirildi. “Kaptan Amerika” bu filmlerin en zayıfıydı denilebilir
çünkü yaratılışı gereği Amerikan milliyetçiliğinden mustaripti ne de olsa...
Her filmin jenerik sonunda “Yenilmezler”e bir adım daha yaklaşıldı ve nihayet
olanca çekiciliğiyle karşımızda! Bir defa elinizde kendi filmleri olan dört
süperkahraman var... Bu, aynı zamanda bir süperkahraman filmine yaptığınız
efektin neredeyse dört katı efekt gösterisi yapmak zorundasınız demek. Ama
ortaya öyle bir karmaşa çıkabilirdi ki hep nedense biraz ‘avam’ görünmekten
kurtulamayan “Fantastik Dörtlü” filmi de olabilirdi, sadece ses ve görüntü
kirliliği yaratan “Transformers 3” gibi bir film de olabilirdi... Bunun önüne
geçebilen bir yönetmeninin olması “Yenilmezler”in en önemli avantajı...
Filmin ikilisi... Hem iki iyi aktör (Mark Ruffalo ve Robert Downey Jr.) hem de film onların birbirleriyle atışmalarından iyi malzemeler çıkarıyor... |
Televizyon dünyasına “Buffy” ve “Angel” dizilerini armağan
eden Whedon’un mesela Michael Bay gibi ‘teknisyen’ yönetmenlere göre daha
entelektüel ve yaratıcı bir bakışı var. “Yenilmezler”in orijinal hikayesine
sadık kalan senaryosunda Whedon’un Buffy dizisinde çok iyi becerdiği diyalog
anlayışını görmek mümkün. Onun bu bakışı sayesinde bu dört süperkahraman
aksiyonun durulduğu sahnelerde hem kendilerini hem de birbirlerinin
varlıklarını ve kimliklerini sorgulayabiliyorlar.
Orijinal hikayedeki gibi Thor’un üvey kardeşi Loki’nin kendisine
dünyadışı bir ordu toplayarak dünyayı istila etmesi gibi basit bir hikayesi var
filmin. Buna karşılık Nick Fury’nin bir araya getirdiği süperkahramanlara
‘dışardan’ yardım eden normal/anormal sınırındaki insanlar Hawkeye ve Black
Widow da var. Zaten filmi çekici kılan şey kötülerle savaşmak değil, bu kahramanların
birbirleriyle yakalamaya çalıştıkları ve tabi ki de sonunda yakalamayı
başardıkları uyum... Whedon senaryo yazımında en çok buna kafa yormuş
anlaşılan, gerisi zaten artık Hollywood için oldukça kolay... Hiçbir kahraman,
Demir Adam’da Robert Downey Jr.’ın karizmasıma rağmen, diğerlerini gölgede
bırakmıyor. Hikayeye geç dahil olan Thor da geride kalmıyor, hayli pırıltısız
duran Kaptan Amerika da rahatsız etmiyor. Bruce Banner’ken bile eğlenceli olan
Hulk’un ortaya çıkışı ise filmin eğlence boyutunu adeta ikiye katlıyor... Whedon’ın
“Buffy”de de başarıyla işlettiği espri anlayışı “Yenilmezler”e de yansıyınca
142 dakikalık süresine rağmen film, izleyicisini sunduğu yoğun aksiyonun
dışında da hiç sıkmadan eğlendirebiliyor.
Hollywood İngiliz oyuncuları büyük prodüksiyonlu aksiyonlarında kötü adam yapma geleneğini sürdürüyor... Tom Hiddleston en başta zayıf bir "kötü" gibi görünse de sonra durumu toparlıyor... |
“Yenilmezler”, nükleer silahların gün gelip de işe
yarayabileceği mesajını doğrudan kullanan ve bunu dillendiren ender filmlerden
biri de aynı zamanda. Anlaşılan Joss Whedon aynı mesaja sahip birçok filmin
bunu sanki ‘çaktırmadan’ yapıyor olmalarına tavır almış gibi. Fury’nin bu fikre
karşı çıkışı ise filmin zirve noktalarından biri olmuş...
Kahramanların her biri kendilerine ayrılan sahnelerde kendi
filmlerindeki karakter çizgilerini başarıyla sürdürüyorlar. Robert Downey Jr.
bu konuda bir nebze daha avantajlı çünkü içlerinde en çok malzemesi olan o.
Mark Ruffalo ise böylesi bir karışıklığın içinde ilk kez canlandırdığı Hulk
karakterinde kaybolmuyor. Bu anlamda en zayıf halka tahmin edilebileceği gibi
Chris Evans. Scarlett Johansson ve Jeremy Renner’ın karakterleri ise orijinal
hikayede birbirlerine ilgi duymaktayken film bunun altını belli belirsiz
çiziyor.
Finaldeki savaşta bütün kahramanların bir araya geldiği sahnenin görseli hiçbir yere dağıtılmamış... Ama geniş aramalarla ancak bunu bulabildim... |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder