Eleştirmenin Not Defteri

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Film eleştirisi: YENİLMEZLER


Çocukken en büyük eğlencelerimizden biriydi ‘Süpermen’le Örümcek Adam dövüşse hangisi döver?’ diye saatlerce tartışmak... Ya da birbirlerini tanıyor olsalar ve birlikte savaşsalar ne olurdu diye hayal etmek...
DC Comics 1960’da kendi süperkahramanlarından “Adalet Takımı” diye bir ekip kurmuş ve başarılı da olmuştu... Ebedi rakipleri Marvel Comics ise buna karşılık 1961’de “Fantastik Dörtlü” ile ‘tamamı süperkahraman olan ekip’ formülünü tutturunca 1963’de bazı kahramanlarını daha bir araya getirmeye karar vermişti. Artık iyice eskimiş olan 1941 doğumlu karakterleri Kaptan Amerika’nın başını çektiği ve yayın hayatına 1963’te başlanan Demir Adam, 1962 doğumlu Thor ve yine 1962 doğumlu Hulk’un yanısıra yine aynı yıllarda yaratılan Wasp ve Karınca Adam’ın (Ant-Man) katılımıyla “Yenilmezler” takımı oluşturulmuştu... Kimilerine göre Marvel Comics tek başlarına pek de parlak başlangıçlar yapmayan kahramanlarını artık demode olmuş Kaptan Amerika’yla birleştirerek yeni bir başlangıç yapmıştı. Yayımlanan ilk sekiz sayının senaryolarını bizzat Stan Lee yazmıştı. Lee’nin sağlam açılışı peşisıra 400’e yakın sayı getirdi... 1990’lı yıllarda da bir ara yeni maceraları yayımlandı. Hatta 90’ların sonunda animasyon dizi olarak da yeni neslin karşısına çıkartıldı. 
Filmin kadın kahramanı "Kara Dul" solünde Scarlett Johansson, zaman zaman dublör kullandığını belli etse de seyir zevki veriyor...
Marvel’in sinema konusunda hep DC Comics’in gerisinde kaldığı bu yılların sonunda 2000’lere yeni ve daha cesur bir film stratejisi ile girmesiyle “Yenilmezler” takımının hem içinde hem de dışında kalan süperkahramanların yolu da açılmış oldu. Nitekim “Yenilmezler”in kahramanlarının herbirinin kendi filmi de büyük potansiyeller taşıyordu. “Demir Adam” Robert Downey Jr.’ın olağanüstü katkısıyla iyi bir başlangıç yaptı. “Yenilmezler”in geldiğini de ilk kez bu filmin jenerik sonrasında ekibi toplamakla görevli olan Nick Fury’nin görünmesiyle anlamıştık... Aynı yıl Ang Lee’nin pek bir sanatsal bulunan “Hulk”una alternatif çekilen yeni “Hulk” ‘idare eder’ bir skor yakalmıştı. “Iron Man 2” zayıf hikayesine rağmen “Yenilmezler”e yeni bir kahraman ekleme işlevi gördü: Seksi ajan Natasha Romanoff, yani “Kara Dul”. 2011’de gelen “Thor” ‘Shakespeareyen’ altmetnine yakışır bir şekilde Kenneth Branagh’a çektirildi. “Kaptan Amerika” bu filmlerin en zayıfıydı denilebilir çünkü yaratılışı gereği Amerikan milliyetçiliğinden mustaripti ne de olsa... Her filmin jenerik sonunda “Yenilmezler”e bir adım daha yaklaşıldı ve nihayet olanca çekiciliğiyle karşımızda! Bir defa elinizde kendi filmleri olan dört süperkahraman var... Bu, aynı zamanda bir süperkahraman filmine yaptığınız efektin neredeyse dört katı efekt gösterisi yapmak zorundasınız demek. Ama ortaya öyle bir karmaşa çıkabilirdi ki hep nedense biraz ‘avam’ görünmekten kurtulamayan “Fantastik Dörtlü” filmi de olabilirdi, sadece ses ve görüntü kirliliği yaratan “Transformers 3” gibi bir film de olabilirdi... Bunun önüne geçebilen bir yönetmeninin olması “Yenilmezler”in en önemli avantajı...
Filmin ikilisi... Hem iki iyi aktör (Mark Ruffalo ve Robert Downey Jr.) hem de film onların birbirleriyle atışmalarından iyi malzemeler çıkarıyor...
Televizyon dünyasına “Buffy” ve “Angel” dizilerini armağan eden Whedon’un mesela Michael Bay gibi ‘teknisyen’ yönetmenlere göre daha entelektüel ve yaratıcı bir bakışı var. “Yenilmezler”in orijinal hikayesine sadık kalan senaryosunda Whedon’un Buffy dizisinde çok iyi becerdiği diyalog anlayışını görmek mümkün. Onun bu bakışı sayesinde bu dört süperkahraman aksiyonun durulduğu sahnelerde hem kendilerini hem de birbirlerinin varlıklarını ve kimliklerini sorgulayabiliyorlar.
Orijinal hikayedeki gibi Thor’un üvey kardeşi Loki’nin kendisine dünyadışı bir ordu toplayarak dünyayı istila etmesi gibi basit bir hikayesi var filmin. Buna karşılık Nick Fury’nin bir araya getirdiği süperkahramanlara ‘dışardan’ yardım eden normal/anormal sınırındaki insanlar Hawkeye ve Black Widow da var. Zaten filmi çekici kılan şey kötülerle savaşmak değil, bu kahramanların birbirleriyle yakalamaya çalıştıkları ve tabi ki de sonunda yakalamayı başardıkları uyum... Whedon senaryo yazımında en çok buna kafa yormuş anlaşılan, gerisi zaten artık Hollywood için oldukça kolay... Hiçbir kahraman, Demir Adam’da Robert Downey Jr.’ın karizmasıma rağmen, diğerlerini gölgede bırakmıyor. Hikayeye geç dahil olan Thor da geride kalmıyor, hayli pırıltısız duran Kaptan Amerika da rahatsız etmiyor. Bruce Banner’ken bile eğlenceli olan Hulk’un ortaya çıkışı ise filmin eğlence boyutunu adeta ikiye katlıyor... Whedon’ın “Buffy”de de başarıyla işlettiği espri anlayışı “Yenilmezler”e de yansıyınca 142 dakikalık süresine rağmen film, izleyicisini sunduğu yoğun aksiyonun dışında da hiç sıkmadan eğlendirebiliyor. 
Hollywood İngiliz oyuncuları büyük prodüksiyonlu aksiyonlarında kötü adam yapma geleneğini sürdürüyor... Tom Hiddleston en başta zayıf bir "kötü" gibi görünse de sonra durumu toparlıyor...
“Yenilmezler”, nükleer silahların gün gelip de işe yarayabileceği mesajını doğrudan kullanan ve bunu dillendiren ender filmlerden biri de aynı zamanda. Anlaşılan Joss Whedon aynı mesaja sahip birçok filmin bunu sanki ‘çaktırmadan’ yapıyor olmalarına tavır almış gibi. Fury’nin bu fikre karşı çıkışı ise filmin zirve noktalarından biri olmuş...
Kahramanların her biri kendilerine ayrılan sahnelerde kendi filmlerindeki karakter çizgilerini başarıyla sürdürüyorlar. Robert Downey Jr. bu konuda bir nebze daha avantajlı çünkü içlerinde en çok malzemesi olan o. Mark Ruffalo ise böylesi bir karışıklığın içinde ilk kez canlandırdığı Hulk karakterinde kaybolmuyor. Bu anlamda en zayıf halka tahmin edilebileceği gibi Chris Evans. Scarlett Johansson ve Jeremy Renner’ın karakterleri ise orijinal hikayede birbirlerine ilgi duymaktayken film bunun altını belli belirsiz çiziyor. 
Finaldeki savaşta bütün kahramanların bir araya geldiği sahnenin görseli hiçbir yere dağıtılmamış... Ama geniş aramalarla ancak bunu bulabildim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder