“Selvi Boylum Al
Yazmalım” dramatik ve sevgi dolu bir aşk filmi değil sadece, Atıf Yılmaz’ın her
karesini titizlikle işlediğini açıkça gösteren, onun mizansen kurmadaki
başarısının en birincil kanıtıdır da. Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un bir
öyküsünden uyarladığı filmin sihiri, Ali Özgentürk’ün yürek yakan senaryosuna
‘cuk’ diye oturan doğru bir oyuncu kadrosunun yetkin bir sinema diliyle
donatılmasındadır.
Büyük bir baraj
inşaatında kamyon şoförlüğü yapan İlyas, baraj yolunda Asya adında genç bir
köylü kızına rastlar ve iki genç birbirlerine aşık olurlar. Annesi Asya’yı
başka biriyle evlendirmeye kalkınca İlyas, kızı kaçırır ve evlenirler.
Bir süre sonra
İlyas ve Asya’nın bir oğlan çocukları olur. Bir gece İlyas, otoyolda çamura
saplanmış bir otobüsü ve şoförü Cemşit’i kurtarmak isterken yüklü olduğu malı
zamanında yerine götüremeyince patronu tarafından şoförlükten alınıp bakım
servisine verilir. Kamyonundan ayrılmak zorunda kalan İlyas için bu bir yıkım
olmuştur. Kendisini içkiye verir ve kendine olan güvenini kaybeder. Artık
Asya’nın aşkı İlyas değildir o. Bu utancı ve yıkılmışlığı onu Asya’dan önceki
sevgilisiyle yeniden ilişkiye girmeye kadar götürür.
Küçük çocuğuyla
yalnız kalan Asya’nın kurtarıcısı ise orta yaşlı ve dul, yapı ustası Cemşit
olacaktır. İlyas birkaç yıl sonra artık birlikte yaşadığı sevgilisi tarafından
da cesaretlendirilerek evine dönmeye karar verir. Artık büyümüş oğlunu ve
Asya’yı yeniden görünce yaptığı hatayı anlar ve geri dönmek ister. Asya da
İlyas’ı hâlâ çok sevmektedir. Ama Cemşit, onlara sahip çıkmış, Asya’yı çok
sevmiş, oğluna babalık yapmış iyi bir adamdır. Bir seçim yapmaya zorlanan Asya,
tüyleri diken diken eden bir final sahnesiyle yapar seçimini.
Filmin en büyük gücü, kuşkusuz muhteşem performanslar gösteren oyuncularının gözlerinde saklıdır.. Resmi tıklayarak büyütün ve gözlere dikkatle bakın...! |
Samimi performanslar
Filmin hüngür
şakır giden yapış yapış bir melodrama dönüşme riski taşıyan bir öyküsü vardır
aslında. Onu büyük bir film yapan şey ise bu tuzağa hiç bir yerinde düşmemesidir.
Kadir İnanır ve Türkan Şoray filmde inanılmaz bir uyum gösterirler. İlginçtir
ki kendi sesleriyle oynasalar belki aynı etkiyi yaratamayacaklardır. Ama yine
de Kadir İnanır’ın en sempatik haliyle İlyas’a can verdiği, Türkan Şoray’ın en
güzel performanslarından birini sergilediği film, aşk için emek vermenin şart
olduğunu, katıksız sevginin emek vermekten geçtiğini anlatır. İlyas, Asya’yı
çok sever gerçekten de ama ekmek teknesi ve duygusal bağı olan kamyonunu
kaybetmesiyle özgüvenini (iktidarını) kaybeder.
Cemşit (Ahmet
Mekin’in sakin ve güven veren yüzü bir filmde ancak bu kadar doğru
kullanılabilir) dürüst, duygusal ve iyi bir adamdır. Asya’yı her anlamda
sahiplenir ve oğlu Samet’e babalık yapar. Filmin mizansen olarak eşsiz
güzellikteki finalinde yol üzerinde Asya’nın onu seven bu iki erkek arasındaki
seçimini izleriz. Film tüm etkileyiciliğini de en çok bu finalinden alır.
Asya’nın ağzından duygusal bir sevgi tanımını da içinde barındırır: “Sevgi
neydi? Coşkun akan dere, sonbahar rüzgarıyla ürperen yapraklar, cama vurup
dağılan yağmur damlaları, bir yürek çırpıntısı? Sonunda coşkun dere durulur,
yapraklar kurur dökülür, yağmur diner, güneş çıkardı. Sevgi neydi? Sevgi sahip
çıkan, dost, sıcak insan eli, insan emeği miydi? Sevgi iyilikti, sevgi
emekti.”
Cahit Berkay’ın
yaptığı müziğiyle, Türkan Şoray, Kadir İnanır ve Ahmet Mekin’in samimi
performanslarıyla, sevgili Atıf Yılmaz’ın kusursuz yönetimiyle “Selvi Boylum Al
Yazmalım” haklı olarak Türk sinemasında özel ve güzel bir yere sahiptir... Aşkın
her zaman “samanlıktaki seyran”
olmadığını göstermesiyle de Yeşilçam usulü aşk filmlerinin arasında pırlanta
gibi parlar…
Filmden bazı notlar:
* Filmin
çekildiği yer Adana’nın Osmaniye ilçesidir.
* İlyas ve
Asya’nın oğlu Samet’i, yine bir oyuncu olan Bilal İnci’nin beş yaşındaki kızı
Elif İnci canlandırmıştı! Saçları kesilip siyaha boyanan Elif, erkek çocuğuna
benzetilmiş.
* Filmde Türkan
Şoray’ı Tijen Par, Kadir İnanır’ı Pekcan Koşar, Ahmet Mekin’i Kamuran Usluer
seslendirmişti.
* Film 1978’de
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En iyi İkinci Film”, “En İyi
Yönetmen” ve “En İyi Görüntü Yönetmeni” ödüllerini kazandı.
Bence Türk Sinemasının yüzakı bir film Hiçbirzaman eskimeyecek süper neredeyse kusursuz oyunculuk ve senaryo ile bütünleşip olağanüstü bir uyum ile yaratılmış defalarca izlenesi bir başyapıt.
YanıtlaSilTurk sinemasinin en guzel emek verilerek cekilmis. Oyuncu kadrosu ve yonetmen atif yilmaz in rejisi senaryosu ile bir bas yapiti.
YanıtlaSil