Steven Spielberg’in “Jaws”ını bilirsiniz, bazı gençler gece
kıyıda ateş başında seks, alkol ve uyuşturucu eşliğinde takılırlarken
içlerinden iki tanesi sanki adeta “bu kadar yetmez daha da günaha bulanalım”
der gibi gruptan ayrılıp denize doğru (tahta çitlerle örülü alandan çıkarak)
koşarlar. Gece denize girmek! Akıl işi midir?! Zaten bir anda sarhoşluğu aklına
gelen oğlan kıyıda düşüverir ve şarkılara vurur kendisini...
Ama kız gece denize girmesi yetmiyor gibi bir de çırılçıplak soyunur! Nitekim “Jaws” ataerkil bir toplumda babalarının sözünden çıkan gençlere cezasını katil bir köpekbalığıyla verir... Evcilleşmiş ve iktidarı sallantıda olan erkeğe (şerif Brody) iktidarını yeniden kazandıran ve onu yeniden güçlü bir lider haline getiren bir filmdir “Jaws”.
Ama kız gece denize girmesi yetmiyor gibi bir de çırılçıplak soyunur! Nitekim “Jaws” ataerkil bir toplumda babalarının sözünden çıkan gençlere cezasını katil bir köpekbalığıyla verir... Evcilleşmiş ve iktidarı sallantıda olan erkeğe (şerif Brody) iktidarını yeniden kazandıran ve onu yeniden güçlü bir lider haline getiren bir filmdir “Jaws”.
Daha afişinde yüzen çıplak kızın altından fallik bir
köpekbalığı imgesi kafasını uzatmıştır. Sonrasında yapılan bütün devam filmleri
ve taklitlerinde de köpekbalıkları bikinili kızları hedef almayı sürdürdüler.
Hatta sadece köpekbalıkları değil piranha, ahtapot veya ikisinin karışımı
gerçeküstü başka deniz canlıları da hep bikinili kızlara musallat oldular...
Bikinili kızlar köpekbalığı filmlerinin posterlerinin vazgeçilmez figürleridirler... |
Slasher filmlerindeki ahlakçı bakışı sürdüren bu anlayış
zamanla yerini yeni yetmelerin zevklerine terketti. Giderek daha kanlı
sahnelerle donatılan bu tür filmlerde bikinili kızların meze niyetine komik ama
aynı zamanda son derece vahşi katliamlara maruz kalmaları “eğlenceli” hale
getirildi. Bu sahnelerde özellikle de barbie bebekleri andıran güzellikteki
kızların bir şekilde cezalandırılmaları bir nevi onların kibirli güzelliklerine
verilen bir karşılık olarak değerlendirilebilir bir yandan...
Köpekbalığı filmlerinin en iyisi olan “Jaws”ı ehlileştirici
misyonuna rağmen severim açıkçası... Renny Harlin’in 1999 yapımı köpekbalığı
filmi “Mavi Korku”yu (Deep Blue Sea) da fena bulmam, eğlencelidir....
Genleriyle oynanıp zekileştirilen köpekbalığının bir bilim merkezinde yarattığı
dehşeti dozunda bir gerilim duygusuyla yansıtan ve bir bilim insanını da oynasa
mankenlikten gelen Saffron Barrows’un bir sahnede iç çamaşırlarıyla kalmasına
engel olamadığı bir filmdir. Zaten
filmin başında yine iki tane bikinili kızın köpekbalığı yemi olmalarına şahit oluruz illa ki! Çünkü bir köpekbalığı filminde en az bir tane bikinili kız görmezsek eksik kalırız!!
Kim ne derse desin bikinili kızların kurban oldukları bu
kanlı (ve bazen de komik) köpekbalığı filmleri “Jaws”dan önce de vardı,
sonrasında da devam etti, hâlâ da yapılmaya devam edecek... Nitekim geçtiğimiz
aylarda izlediğimiz “Piranha 3DD” ve daha geçtiğimiz haftalarda vizyona giren “Dehşetin
Dişleri” (The Reef) ile bu modanın asla geçmeyeceğini ve artık kendi alt türünü
oluturacak kadar da yaygınlaştığını söylemek mümkün...
Köpekbalıkları alttan işte böyle bir manzara görmekteler...! Saldırmayıp ne yapacaklar!! |
Doğru tespit :)
YanıtlaSilBulsam ben bile yerim.
YanıtlaSilŞaka bir yana ''pazar'' bööle desem.
Klişe anne Çiğdem
Ben de katılıyorum :) Shark 3D filminin Fransa'daki başlığı da yapımda ve yayında emeği geçenlerin net olarak köpek balığı tarafında saf tutmasıyla "Bikini Burger Party" olarak seçilmişti mesela geçen sene, pek bi eğlenmiştim.
YanıtlaSilhttp://languedepub.com/2011/09/16/205/
Bikini Burger Party! yuh artık... :))
Sil