“Dönüm Noktası”, bir erkeğin hayatının sonbaharına, hem Woody Allen’vari bir
mizahla hem de hüzünle bakmayı başarıyor...
“Dönüm Noktası”nun yaratıcı kadrosunu Hollywood’un yaşlı
kurtları oluşturuyor. 80 yaşının üstündeki emektar senarist Buck Henry (Aşk
Mevsimi), “Yağmur Adam”, “Günaydın Vietnam” gibi filmlerinden de tanıdığımız
70’li yaşlarındaki yönetmen Barry Levinson ve haftaya bugün 75. yaşgününü
kutlayacak olan büyük aktör Al Pacino... Bu üçlü bir araya gelip yaşlı bir
aktörün hayata yeniden tutunma çabalarını anlatan aynı adlı Philip Roth
romanını beyazperdeye taşımışlar.
Artık 70’lerine merdiven dayayan Simon Axler’ın sahnede
Shakespeare’in “Nasıl Hoşunuza Giderse”sinin yaşlı Dük’ünü oynarken bir anda
her şey ona anlamsız gelir ve kendisini sahneden aşağı yere bırakır. Aslında
bir nevi “tükenmişlik sendromu” yaşamaya başlar Simon. Mesela artık neyin oyun
neyin gerçek olduğunu karıştırır. Hiç rol yapmak istemiyordur... Ne tiyatroda,
ne de filmde. Çok dostu ya da akrabası da yoktur... Bir intihar girişiminin
ardından kısa bir süre bir rehabilitasyon merkezine yatar sonra da
şehir dışındaki evinde inzivaya çekilir. Ama orada da pek yalnız kalamaz. Kocasını öldürmesi için onu kiralamaya çalışan şizofren kadından kurtulmaya çalışırken, çok eski bir arkadaşının kızı Pegeen onu ziyaret eder ve yıllardır ona
aşık olduğunu itiraf eder. Simon kendisini düzeltmeye çalışırken bir de genç
bir sevgili edinmiştir durup dururken...
Filmin ritmini kaybettiği yerleri olsa da kimi zaman bir
Woody Allen mizahına yaklaşan sahneleri de var. Bu sahneler belki kahkaha attırmıyorlar
ama Simon’ın tuhaf bir döngü içerisinde bocalamasını keyifle izliyoruz. Ancak
“Dönüm Noktası” içinde komik öğeler barındırsa da bir komedi film değil tam
olarak. Simon’ın yaşlanmasının getirdiği performans düşüklüğü, onu hayatının
her meşgalesinde sınırlamaya başlıyor. Hafızası, yeteneği ve tabi erkekliğini
sınırlayan bir sürecin içindedir sonuçta. Bu gerçekle yüzleşmesinden doğan bir
hüznü de var Simon’ın. Yaşlanmanın kaçınılmaz doğası işte.. Filmin "Nasıl Hoşunuza Giderse" ile başlayıp “Kral Lear” ile bitmesi
de içten içe bir Shakespeare trajedisi izlediğimiz hissiyatını vermiyor değil. Shakespeare trajedilerinde yaşlı adamlar pişmanlık ve nedamet duygularının temsilcileri olurlar hep... Simon'ın daha güçlü bir senaryoyla anlatılması gereken kendi hayalkırıklıklarının hikayesi aslında "Dönüm Noktası".
Bazı genç yazarların "Birdman" filminde yaptıkları hata gibi hikayeyi sadece yaşlı ve gözden düşmüş bir oyuncunun bunalımı olarak algılamaları ise gerçekten düşündürücü. Gençliklerine vermek lazım!
Tabi ki hikayenin hem mizah, hem de hüzün damarlarında
‘efsane’ Al Pacino’nun üst düzey performansı tam olarak karşılık buluyor. Filmi
daha da izlenir kılıyor usta aktörün varlığı. 3/5
Dönüm Noktası
Yönetmen: Barry Levinson
Oyuncular: Al Pacino, Greta Gerwig, Dianne Wiest, Charles Grodin, Kyra Sedgwick, Dylan Baker, Dan Hedaya, Li Jun Li
112 dakika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder