Eleştirmenin Not Defteri

7 Haziran 2012 Perşembe

KOMEDİNİN DEĞİŞEN YÜZÜ


İkibinlerin insanı artık her şeye daha kolay ulaşıyor. İnternet’in giderek daha da şekillendirdiği insan zevkleri ve beğenileri sinemada bazı şeyleri de değişmeye zorluyor doğal olarak. Mesela romantik komedi filmlerinin artık daha çok cinsellik barındırması, bu filmlerde “ilişki”nin artık rahatça “fuck” kelimesiyle ifade ediliyor olması bile 1990’ların Meg Ryan filmlerinde asla kabul edilemez bir durumdu.
İnternetin yaygınlaşmasıyla komedi anlayışının evrim geçirmesi birbirinden uzak şeyler değiller. Nitekim “daha fazla ne görebiliriz?” arayışı beraberinde “Testere” gibi işkence pornolarını getirdi... Yine internette sanki sahiden bir kameramanla ava çıkıp bir kafede sakince oturan seksi bir kadını ayartıp eve götürüp sevişen adamların gerçek süsü verilmiş porno videoları sinemada da karşılığını buldu. “Paranormal Activity” ve türevleri kurgusal gerilimlerini sanki amatör kamerayla çekilmiş ‘gerçek’lermiş gibi sundular ve de sunmaktalar...
Bu türün komedideki karşılığı da “Borat”la gelmişti nitekim... Hayali bir Kazak gazeteci olan Borat’ı bir televizyon şovunda yaratan komedyen Sacha Baron Cohen daha kahramanını tanıtırken bile yeni mizahın sınırlarının hayli esnek olacağını belli etmişti... Çünkü Borat’ın babası aslında dedesiydi! Kızkardeşi Kazakistan’ın en iyi dördüncü fahişesiydi ve Borat bununla gurur duyuyordu! Çok büyük bir ilgiyle karşılanan “Borat” filmini izleyen herkes bundan sonra komedi sinemasındaki ‘tuvalet mizahı’nın dozunun artacağından emin gibiydi...  
Ama açıkçası komedi sinemasının da artık bir atağa ihtiyacı yok değildi o ara... Yıllardır adeta bir komedyen okulu vazifesi gören televizyon şovu Saturday Night Live’dan çıkan bir nesil -Steve Martin, Eddie Murphy, Dan Aykroyd, John Belushi, Chevy Chase, Bill Murray, Billy Crystal- artık yaşlanmıştı. İkibinlerde Sacha Baron Cohen’in yaptığı mizahın yanında Jim Carrey bile Jerry Lewis gibi kalıyordu. Ama “utanmazlık” konusunda kırılma noktasını ilk “Borat”ın yarattığını söylemek de güç. Nitekim Cameron Diaz’ın saç kremi sandığı şeyi (!) perçemlerine sürdüğü “Ah Mary Vah Mary” (There's Something About Mary), asıl kırılmayı yaratan filmdir! Ana akım sinemadan ayrılmadan edepsizleşen ve bunu iyi bir hikaye, yıldız oyuncular ve nitelikli bir prodüksiyonla gerçekleştiren bir filmdir.
Yeni nesil komedi bile eskimeye başlamışken bu kulvarın en “edepsiz” komedyenleri ise yeni filmlerinde kendilerini çok daha zor durumlara sokmak zorundalar artık... 

BEN STILLER
Neden sevildi?: İnsana güven veren iyi bir adam görüntüsü var. Başına gelen her şey de bu iyi adam olma gayretinden gelmekte. Entelektüel bir mizah anlayışına edepsizliği de yer yer yakıştırabilmekte... Ancak oynadığı filmlerin bütçesi arttıkça nitelikleri bozuluyor...
En iyi komedisi: “Tenenbaum Ailesi”
En kötü komedisi: “Little Fockers” artık bayatlayan bir serinin son çırpınışıydı...
En cesur komedisi: “Ah Mary Vah Mary”deki fermuar sahnesi filmi izleyen her erkeğin kabusudur...

SACHA BARON COHEN
Neden sevildi?: Tabi ki cesareti, her türlü sınırı zorladığı için sevildi. Yahudi olmasından dolayı Yahudi mizahını daha da abartılı bir dozla tuvalet mizahının içine soktu. 
En iyi komedisi: “Borat”
En kötü komedisi: “Brüno”... “Borat” çıkışının gölgesinde kalan ve eşcinsel komedisine abanan hikayesiyle çok da ilgi göremedi.
En cesur komedisi: “Borat”ta mayosuyla göründüğü o ilk sahne estetik algınıza ciddi hasarlar veriyor!
 
ADAM SANDLER
Neden sevildi?: İlk filmlerinde samimi gülüşü, ses tonu ve mutevazı duruşuyla dikkat çekmiş ve sevilmişti. Ancak özellikle yapımcı da olduktan sonra berbat filmlerinin sayısı arttı. Tuvalet mizahını kendisine pek yakıştıramadı.
En iyi komedisi: “Düğün Şarkıcısı”
En kötü komedisi: “Jack ve Jill” bu seneki bütün Ahududu Ödülleri’ni topladı hatta yanında Al Pacino’yu bile götürdü...
En cesur komedisi: “Zohan’a Bulaşma”da Arap teroristlerin dünyasına oldukça cesur ataklar yaptı. 

WILL FERRELL
Neden sevildi?: Onu meşhur eden özelliği canlandırdığı karakterlerin kendi salaklıklarının farkında olmamaları ve itici fiziği... Kendisini ne kadar kötü duruma sokarsa o kadar formunda oluyor Ferrell...
En iyi komedisi: “Lütfen Beni Öldürme”
En kötü komedisi: “Tatlı Cadı”, berbat bir TV dizisi uyarlamasıydı...
En cesur komedisi: “Talladega Geceleri”, Sacha Baron Cohen destekli üstelik...

STEVE CARELL
Neden sevildi?: O kadar iddiasız, sempatik hatta tevazu sahibi bir görüntüsü var ki... Trajikomik karakterlerde harikalar yaratıyor...  
En iyi komedisi: “40 Yıllık Bekar”
En kötü komedisi: “Aman Tanrım!”. Dünyanın en pahalı komedi filmi ünvanına sahip olsa da güldüğünüz sahne sayısı bir elin parmakları kadar!
En cesur komedisi: “40 Yıllık Bekar”da sabah ereksiyonu sahnesiyle göğüs ağdası yaptırdığı sahne unutulmaz! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder