İkibinlerin insanı artık her şeye daha kolay ulaşıyor.
İnternet’in giderek daha da şekillendirdiği insan zevkleri ve beğenileri
sinemada bazı şeyleri de değişmeye zorluyor doğal olarak. Mesela romantik
komedi filmlerinin artık daha çok cinsellik barındırması, bu filmlerde
“ilişki”nin artık rahatça “fuck” kelimesiyle ifade ediliyor olması bile
1990’ların Meg Ryan filmlerinde asla kabul edilemez bir durumdu.
İnternetin yaygınlaşmasıyla komedi anlayışının evrim
geçirmesi birbirinden uzak şeyler değiller. Nitekim “daha fazla ne
görebiliriz?” arayışı beraberinde “Testere” gibi işkence pornolarını getirdi...
Yine internette sanki sahiden bir kameramanla ava çıkıp bir kafede sakince
oturan seksi bir kadını ayartıp eve götürüp sevişen adamların gerçek süsü
verilmiş porno videoları sinemada da karşılığını buldu. “Paranormal Activity”
ve türevleri kurgusal gerilimlerini sanki amatör kamerayla çekilmiş
‘gerçek’lermiş gibi sundular ve de sunmaktalar...
Bu türün komedideki karşılığı da “Borat”la gelmişti
nitekim... Hayali bir Kazak gazeteci olan Borat’ı bir televizyon şovunda
yaratan komedyen Sacha Baron Cohen daha kahramanını tanıtırken bile yeni
mizahın sınırlarının hayli esnek olacağını belli etmişti... Çünkü Borat’ın
babası aslında dedesiydi! Kızkardeşi Kazakistan’ın en iyi dördüncü fahişesiydi
ve Borat bununla gurur duyuyordu! Çok büyük bir ilgiyle karşılanan “Borat”
filmini izleyen herkes bundan sonra komedi sinemasındaki ‘tuvalet mizahı’nın
dozunun artacağından emin gibiydi...
Ama açıkçası komedi sinemasının da artık bir atağa ihtiyacı
yok değildi o ara... Yıllardır adeta bir komedyen okulu vazifesi gören
televizyon şovu Saturday Night Live’dan çıkan bir nesil -Steve Martin, Eddie
Murphy, Dan Aykroyd, John Belushi, Chevy Chase, Bill Murray, Billy Crystal-
artık yaşlanmıştı. İkibinlerde Sacha Baron Cohen’in yaptığı mizahın yanında Jim
Carrey bile Jerry Lewis gibi kalıyordu. Ama “utanmazlık” konusunda kırılma
noktasını ilk “Borat”ın yarattığını söylemek de güç. Nitekim Cameron Diaz’ın
saç kremi sandığı şeyi (!) perçemlerine sürdüğü “Ah Mary Vah Mary” (There's Something About Mary), asıl
kırılmayı yaratan filmdir! Ana akım sinemadan ayrılmadan edepsizleşen ve bunu
iyi bir hikaye, yıldız oyuncular ve nitelikli bir prodüksiyonla gerçekleştiren
bir filmdir.
Yeni nesil komedi bile eskimeye başlamışken bu kulvarın en
“edepsiz” komedyenleri ise yeni filmlerinde kendilerini çok daha zor durumlara
sokmak zorundalar artık...
Neden sevildi?:
İnsana güven veren iyi bir adam görüntüsü var. Başına gelen her şey de bu iyi
adam olma gayretinden gelmekte. Entelektüel bir mizah anlayışına edepsizliği de
yer yer yakıştırabilmekte... Ancak oynadığı filmlerin bütçesi arttıkça
nitelikleri bozuluyor...
En iyi komedisi:
“Tenenbaum Ailesi”
En kötü komedisi:
“Little Fockers” artık bayatlayan bir serinin son çırpınışıydı...
En cesur komedisi:
“Ah Mary Vah Mary”deki fermuar sahnesi filmi izleyen her erkeğin kabusudur...
SACHA BARON COHEN
Neden sevildi?:
Tabi ki cesareti, her türlü sınırı zorladığı için sevildi. Yahudi olmasından
dolayı Yahudi mizahını daha da abartılı bir dozla tuvalet mizahının içine
soktu.
En iyi komedisi:
“Borat”
En kötü komedisi:
“Brüno”... “Borat” çıkışının gölgesinde kalan ve eşcinsel komedisine abanan
hikayesiyle çok da ilgi göremedi.
En cesur komedisi:
“Borat”ta mayosuyla göründüğü o ilk sahne estetik algınıza ciddi hasarlar
veriyor!
ADAM SANDLER
Neden sevildi?:
İlk filmlerinde samimi gülüşü, ses tonu ve mutevazı duruşuyla dikkat çekmiş ve
sevilmişti. Ancak özellikle yapımcı da olduktan sonra berbat filmlerinin sayısı
arttı. Tuvalet mizahını kendisine pek yakıştıramadı.
En iyi komedisi:
“Düğün Şarkıcısı”
En kötü komedisi:
“Jack ve Jill” bu seneki bütün Ahududu Ödülleri’ni topladı hatta yanında Al
Pacino’yu bile götürdü...
En cesur komedisi:
“Zohan’a Bulaşma”da Arap teroristlerin dünyasına oldukça cesur ataklar
yaptı.
WILL FERRELL
Neden sevildi?:
Onu meşhur eden özelliği canlandırdığı karakterlerin kendi salaklıklarının
farkında olmamaları ve itici fiziği... Kendisini ne kadar kötü duruma sokarsa o
kadar formunda oluyor Ferrell...
En iyi komedisi: “Lütfen
Beni Öldürme”
En kötü komedisi:
“Tatlı Cadı”, berbat bir TV dizisi uyarlamasıydı...
En cesur komedisi:
“Talladega Geceleri”, Sacha Baron Cohen destekli üstelik...
Neden sevildi?: O
kadar iddiasız, sempatik hatta tevazu sahibi bir görüntüsü var ki... Trajikomik
karakterlerde harikalar yaratıyor...
En iyi komedisi:
“40 Yıllık Bekar”
En kötü komedisi:
“Aman Tanrım!”. Dünyanın en pahalı komedi filmi ünvanına sahip olsa da güldüğünüz
sahne sayısı bir elin parmakları kadar!
En cesur komedisi:
“40 Yıllık Bekar”da sabah ereksiyonu sahnesiyle göğüs ağdası yaptırdığı sahne
unutulmaz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder