Aşk ve
Devrim
Ele
aldığı mesele zamanında o kadar güzel hikayelerle anlatılmıştı ki; bu yüzden
“Aşk ve Devrim”in işi daha en baştan zor. Genç oyuncularının başarısına rağmen,
neredeyse her sahnesinde pofur pofur sigara içen karakterlerin edebiyat
yaptığı, meselesini kem küm ederek anlatan bir senaryoya sahip film maalesef...
2,5/5
Karanlıklar
Ülkesi: Uyanış
(Underworld: Awakening)
"Karanlıklar
Ülkesi: Uyanış" serinin en yüzeysel, kendisi ni en çok aksiyona teslim
etmiş filmi olmakla kalmayıp, vasat bir hikaye sunuyor bize... Selene'in daha
haşin bir performans sergilemesinin dışında serinin diğer filmlerine getirdiği
bir heyecan ya da yenilik içermediği gibi, bir "izle ve unut" filmi
olmuş adeta... 2 /5
Coriolanus
Shakespeare'in
en az bilinen oyunlarından olup bazı ülkelerde sahneye konması yasaklanan “Coriolanus”
kişisel ego’nun bir gün en başta insanın kendisine sonra bütün çevresine nasıl
da yıkıcı bir etki yaratabileceğini anlatıyor. Bu güçlü hikayeyi Ralph Fiennes’in
neredeyse eksiksiz yönetmenliğiyle ona
eşlik eden Vanessa Redgrave, Jessica Chastain, Brian Cox ve Gerard Butler (ilk
kez bir filmde beğendim kendisini) eşliğinde izliyoruz... 4/5
Koruyucu
(Machine Gun Preacher)
“Lütfen
beni Öldürme” (Stranger Than Fiction) ve “Kesişen Yollar” (Monster’s Ball) gibi
iki iyi filme ve bir Bond filmi olan “Quantum of Solace”a imza atmış bir
yönetmen olan Marc Forster niye böyle boş bir
misyoner film çeker ki? Gerard Butler Afrika’da gördüklerinden sonra bir
eline haç diğer eline makinalı tüfek alan bir serseriyi oynuyor ve filmin
sonunu zar zor getiriyorsunuz... 2/5
Bakıcı (The Sitter)
Bir komedi filminde seyircinin ahlaki değerlerini sorgulayan
esprilere yer vermek o filmi değerli ya da iyi bir film yapmaya yetmiyor.
“Bakıcı” Jonah Hill 80’lerde de benzerleri yapılan, bakıcılık yapmak zorunda
olduğu çocuklarla mafyalı, cinsellikli falan filan bir gecenin içinde bırakan
bir bakıcıyı, kimi sınırları biraz daha zorlayarak anlatan bir film
sadece... 2/5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder