Eleştirmenin Not Defteri

3 Ekim 2015 Cumartesi

BULANTI

Aydınlığı emen karanlık! 


Türkiye’nin önemli sinemacılarından biri olan Zeki Demirkubuz’un yeni filmi “Bulantı”, en başta Fransız düşünür ve yazar Jean-Paul Sartre’ın aynı adlı romanından uyarlanmış gibi algılansa da onunla pek ilgisi yok. Ama kuşkusuz Dostoyevski, Camus ve Goethe gibi yazarların dünyasına olduğu kadar Sartre’ın varoluşçu romanını anımsatan kimi özellikleri de yok değil. Demirkubuz bu filminde üst orta sınıfının aydın bir üyesinin, bir edebiyat öğretim görevlisinin karanlık ruh haline çeviriyor kamerasını. Ahmet sevgilisiyle olduğu akşam karısı ve kızını (‘Yazgı’yı) bir trafik kazasında kaybeder. Ancak bu büyük trajediden çok etkilenmemiş gibi hayatına devam eder. Derslerine giriyordur, sevgilisiyle ilişkisi sürüyordur. Ama Ahmet’in içindeki karanlık giderek büyüyecektir. Sevgilisiyle arası giderek bozulacak, huzursuzluğu artacak ve kendi sağlığından da şüphe etmeye başlayacaktır. Zaten gözleri açık uyuyan hatta bazen ölü sanılan, yarı ölü bir adamdır. Evine temizliğe gelen ve eski hayatından tanıdık kalan tek şey olan apartman görevlisi Neriman, etrafında insanlığını hatırlatabilecek tek kişidir aslında. Sonunda içindeki karanlık dışarıyı da kaplayınca kendisiyle yüzleşecektir (bir nevi ‘İtiraf’ edecektir)..
Filmin sonunun neredeyse tümüyle karanlıkta geçmesi, yani Ahmet'in kendi kendiyle başbaşa kalıp bir yüzleşme yaşadığı sahne sinematografik bir zirveyi işaret etse de öncesinde fazlasıyla bildik sularda yüzüyor Demirkubuz. Aydın bencilliği, insanların kötücüllüğü ve hatta modernitenin insanı yalnızlaştırıcı, farkındalıktan uzaklaştırıcı etkisini bir bulantı olarak tarifleyen film, Demirkubuz’un önceki filmlerinin neredeyse tümüne de referanslar gönderiyor.   
Ahmet’in hali ister istemez 'ne kadar çok bilirsen o kadar mutsuz olursun’u düşündürtmüyor değil bir yandan. Mesela Neriman tek odalı bodrum dairesinde (‘Yeraltı’nda), küçük oğlu ve kızını tek başına kıt kanaat geçindirebilse de Ahmet kadar mutsuz ve arayış içinde değildir. Ahmet’in arayışı ise çok umutsuzdur. Saçma sapan flörtlerinden tatmin olması mümkün değildir. Sahte karizmasının çizilmesi an meselesidir. Nitekim eski öğrencisinin evindeki kaçamağı sırasında, bir genç kızın odasında (‘Bekleme Odası’nda) kızgın bir erkek arkadaştan saklanmak zorunda kaldığında bu gerçekleşir de...
Demirkubuz’un Ahmet’i başka bir oyuncuya bırakmaması cesur ve son derece de bilinçli alınmış bir karar. Yine kendisinin başrolde olduğu 2003 yapımı filmi “Bekleme Odası”nı bir ölçüde tamamlayan bir film olmuş “Bulantı”. Ancak tabi ki Demirkubuz’un oyunculuğu bazen yabancılaştırıcı bir etki yaratmıyor da değil. Ayrıca karakterin baskınlığı diğer oyuncuların da alanını bir hayli kısıtlıyor. Yine de bu kısıtlı alanda sevgili rolünde Öykü Karayel yemek sahnesindeki, Ahmet'in hiç önemsemediği erkek kardeşi rolünde Çağlar Çorumlu da kısa performanslarıyla dikkat çekebiliyorlar..
Belki “Masumiyet” ya da “Kader” gibi zirve filmlerinden biri değil ama “Bulantı” yine de baştan sona ilgiyle izlenen ve kendisinin de oynamasının etkisiyle daha önce hiç olmadığı kadar samimi bir Zeki Demirkubuz filmi...  3/5 

Bulantı
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Oyuncular: Zeki Demirkubuz, Öykü Karayel, Şebnem Hassanisoughi, Çağlar Çorumlu, Ercan Kesal, Nurhayat Kavrak

117 dakika

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder