Aydınlığı emen karanlık!
Türkiye’nin önemli sinemacılarından biri olan Zeki
Demirkubuz’un yeni filmi “Bulantı”, en başta Fransız düşünür ve yazar Jean-Paul
Sartre’ın aynı adlı romanından uyarlanmış gibi algılansa da onunla pek ilgisi yok. Ama
kuşkusuz Dostoyevski, Camus ve Goethe gibi yazarların dünyasına olduğu kadar
Sartre’ın varoluşçu romanını anımsatan kimi özellikleri de yok değil. Demirkubuz
bu filminde üst orta sınıfının aydın bir üyesinin, bir edebiyat öğretim görevlisinin karanlık ruh haline çeviriyor kamerasını. Ahmet sevgilisiyle olduğu akşam
karısı ve kızını (‘Yazgı’yı) bir trafik kazasında kaybeder. Ancak bu büyük
trajediden çok etkilenmemiş gibi hayatına devam eder. Derslerine giriyordur,
sevgilisiyle ilişkisi sürüyordur. Ama Ahmet’in içindeki karanlık giderek
büyüyecektir. Sevgilisiyle arası giderek bozulacak, huzursuzluğu artacak ve kendi sağlığından da şüphe etmeye başlayacaktır. Zaten gözleri açık uyuyan hatta
bazen ölü sanılan, yarı ölü bir adamdır. Evine temizliğe gelen ve eski
hayatından tanıdık kalan tek şey olan apartman görevlisi Neriman, etrafında
insanlığını hatırlatabilecek tek kişidir aslında. Sonunda içindeki karanlık
dışarıyı da kaplayınca kendisiyle yüzleşecektir (bir nevi ‘İtiraf’ edecektir)..
Filmin sonunun neredeyse tümüyle karanlıkta geçmesi, yani Ahmet'in kendi kendiyle başbaşa kalıp bir yüzleşme yaşadığı sahne sinematografik
bir zirveyi işaret etse de öncesinde fazlasıyla bildik sularda yüzüyor
Demirkubuz. Aydın bencilliği, insanların kötücüllüğü ve hatta modernitenin
insanı yalnızlaştırıcı, farkındalıktan uzaklaştırıcı etkisini bir bulantı
olarak tarifleyen film, Demirkubuz’un önceki filmlerinin neredeyse tümüne de
referanslar gönderiyor.
Ahmet’in hali ister istemez 'ne kadar çok bilirsen o kadar
mutsuz olursun’u düşündürtmüyor değil bir yandan. Mesela Neriman tek odalı bodrum
dairesinde (‘Yeraltı’nda), küçük oğlu ve kızını tek başına kıt kanaat
geçindirebilse de Ahmet kadar mutsuz ve arayış içinde değildir. Ahmet’in
arayışı ise çok umutsuzdur. Saçma sapan flörtlerinden tatmin olması mümkün
değildir. Sahte karizmasının çizilmesi an meselesidir. Nitekim eski
öğrencisinin evindeki kaçamağı sırasında, bir genç kızın odasında (‘Bekleme
Odası’nda) kızgın bir erkek arkadaştan saklanmak zorunda kaldığında bu
gerçekleşir de...
Demirkubuz’un Ahmet’i başka bir oyuncuya bırakmaması cesur
ve son derece de bilinçli alınmış bir karar. Yine kendisinin başrolde
olduğu 2003 yapımı filmi “Bekleme Odası”nı bir ölçüde tamamlayan bir film olmuş
“Bulantı”. Ancak tabi ki Demirkubuz’un oyunculuğu bazen yabancılaştırıcı bir
etki yaratmıyor da değil. Ayrıca karakterin baskınlığı diğer oyuncuların da
alanını bir hayli kısıtlıyor. Yine de bu kısıtlı alanda sevgili rolünde Öykü Karayel yemek
sahnesindeki, Ahmet'in hiç önemsemediği erkek kardeşi rolünde Çağlar Çorumlu da kısa performanslarıyla dikkat çekebiliyorlar..
Belki “Masumiyet” ya da “Kader” gibi zirve filmlerinden biri
değil ama “Bulantı” yine de baştan sona ilgiyle izlenen ve kendisinin de oynamasının etkisiyle daha önce hiç olmadığı kadar samimi bir Zeki Demirkubuz
filmi... 3/5
Bulantı
Yönetmen: Zeki
Demirkubuz
Oyuncular: Zeki
Demirkubuz, Öykü Karayel, Şebnem Hassanisoughi, Çağlar Çorumlu, Ercan Kesal, Nurhayat Kavrak
117 dakika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder