Nihayet farklı bir
komedi!
Malum, ülke sinemasının filmlerinin yüzde 90’ı memlekette bütün
olan bitene karşı üç maymunu oynamakta. Birkaç tanesi hariç komedi filmlerin
neredeyse hepsi suya sabuna dokunmayan sulu komediler. Oysa bir zamanlar ne
komediler vardı ki ülkedeki pek çok toplumsal sorunu mizahla yoğurup unutulmaz
taşlamalar yaptılar: “Zübük”, “Kibar Feyzo”, “Faize Hücum”, “Değirmen”, “Züğürt
Ağa”, “Muhsin Bey” vs. Sermayenin el değiştirmesi, ekonominin giderek iç
tüketime ve inşaata bağlanması, çevreye verilen zararın maksimum düzeye
ulaşması ve ‘yeni zengin’lerin yarattığı görgüsüzlükler aslında zengin ve sert
eleştiriler barındırabilecek mizah malzemeleri sinema için.
Buralardan beslenen hikayesiyle “Oflu Hoca’yı Aramak”,
ülkemizde pek de sık rastlamadığımız bir komedi film türü olan ‘sahte belgesel’
(mockumentary) türünde bir komedi. Bir inşaat şirketinin sahibi olan Ali Bey’in
(tabi ki Ali Ağaoğlu'na yapılan yerinde bir gönderme!) sponsorluğunda Karadeniz’in gizemlerini araştıran bir belgesel ekibinin
araştırdığı ilk konu; internete küfürlü ses kayıtları düşen ve merak edilen Oflu
Hoca’dır. Ekip üyeleri Karadeniz bölgesinde Oflu Hoca’yı ararken enteresan
olaylarla karşılaşırlar. Silahlara çok meraklı olan ve bu merakı inanılmaz boyutlara taşıyan köylüler, HES’lere karşı
örgütlenen genç kampçılar ve kız kaçıran ayılar bunlardan bazılarıdır! Yolculuğun yarısından itibaren Ali Bey'in genç sevgilisi de ekibe katılır üstelik...
“Oflu Hoca’yı Aramak”, kapitalizm karşıtı duruşuyla vurucu,
ince mizahıyla son derece etkili ve çok eğlenceli bir film. Eğlencenin
zirvesini ise HES’i protesto eden gençlerle devlet yetkililerinin karşılıklı oturdukları
sahne oluşturuyor. Sürprizi bozmak istemem ama bu sahnede kafayı bulan otoritenin bir anda kafalarındaki bütün zincirleri nasıl da kırdıklarını izlerken gülmekten karnınız ağrıyabilir!
Sadece bir iki yerinde biraz daha ekonomik olsa (mesela silah kullanan köylülerin lansmanı) ve son perdedeki ayılı kısımda, film boyunca korunan ince espri düzeyi kaba komediye doğru kaymasa daha iyi olacakmış.
Amatör oyuncular ve yetenekli genç tiyatroculardan kurulu oyuncu kadrosu tam da böyle bir filmde olması gerektiği gibi oynuyorlar. Komik bir durumun içinde değillermiş gibiler sanki. Hani bazı durumlarda içinde kaldığınız komik durumların farkında olmazsınız ya, tümüyle o ifadelerle oynamaktalar ki bu da hiç kolay değildir özellikle de fazla film tecrübesi olmayan oyuncular için...!
Sadece bir iki yerinde biraz daha ekonomik olsa (mesela silah kullanan köylülerin lansmanı) ve son perdedeki ayılı kısımda, film boyunca korunan ince espri düzeyi kaba komediye doğru kaymasa daha iyi olacakmış.
Amatör oyuncular ve yetenekli genç tiyatroculardan kurulu oyuncu kadrosu tam da böyle bir filmde olması gerektiği gibi oynuyorlar. Komik bir durumun içinde değillermiş gibiler sanki. Hani bazı durumlarda içinde kaldığınız komik durumların farkında olmazsınız ya, tümüyle o ifadelerle oynamaktalar ki bu da hiç kolay değildir özellikle de fazla film tecrübesi olmayan oyuncular için...!
Şimdiye dek yapılmış en muhalif komedi filmlerimizden biri
olan “Oflu Hoca’yı Aramak”ı farklı bir komedi filmi izlemek isteyenlere tavsiye
ederim... 3,5/5
Oflu Hoca’yı Aramak
Yönetmen: Levent
Soyarslan
Oyuncular: Yaşar
Kalyoncu, Adem Yılmaz, Ergun Karamik, Burak Saraçoğlu, Taies Farzan
100 dakika
İyi düşün, iyi olsun!
Bu kadar kötülüğün
arasında iyi şeyler düşünmeyi başardın diyelim, düşündüğünle kalmaz mısın?
“Yarının Dünyası”nda kalmıyorsun. Küçük bir kız gelecekten gelip seni buluyor.
Senin gibi özel insanları arayıp buluyormuş zaten yıllardır da. Hatta daha önce bulduğu iyimser, hayal güçleri yüksek, kafası çalışan elit insanlar paralel
evrende süper bir dünya kurmuşlar zaten!
1960’larda daha çocukken o dünyaya girip çıkmış bir dahi
olan Frank (George Clooney) ve günümüzde yaşayan iyimser bir genç kız olan
Casey’nin yolları onları bir araya getiren küçük kız sayesinde kesişir ve
birlikte “Tomorrowland”e gitmeye çalışırlar, dünyanın kötü kaderini tersine
çevirebilmek için... Peşlerinde de birtakım silahlı adamlar vardır...
Filmin teknolojisi, prodüksiyon tasarımları, efektleri görüntüleri her şeyi çok
parlak. Ama mesajlarını fazla dillendiren, adeta parmak sallayarak anlatan bir
dili var filmin. Hikayesini daha heyecanlı bir maceraya dönüştürmek konusunda da zaafları var üstelik. Yer yer bir eğitim filmine dönüşüyor (araya bir kola markası için
gizli reklam yapmayı da ihmal etmiyor ama), bazen de “Geleceğe Dönüş” (Back to the Future) filmleri
gibi eğlenceli olabilecekken, tutuyor sanki kendisini yönetmen Brad Bird. Dağınık yapısı ve derdini zevksiz bir kibirle anlatmaya soyunan senaryosu filmin ayağındaki bir pranga sanki... Bu senaryoyu çocuk izleyicilerin de takip etmekte zorlanacakları ve edebilseler bile çok da keyif alamayacakları da bir gerçek...
Filmin içinde yer alan az miktardaki eğlenceli detaylar da arada
kaynayıp gidiyor maalesef. Mesela bol Star Wars göndermeli bilim-kurgu dükkanı filmin bütünü içinde ayrı ve hoş bir bölüm oluşturuyor sanki.
George Clooney'nin ve Hugh Laurie'nin varlıkları filme olağanüstü bir şeyler katmıyor açıkçası. Genç oyuncu Britt Robertson ise filmdeki karakterden daha büyük gösteriyor sanki. Nitekim sonraki hafta kendisinin başrolde olduğu bir aşk filmi de vizyona giriyor... Ama filmin akılda kalıcı performansı zaman içinde iyimser dahileri bulmakla görevli olarak dolanan Athena adlı küçük kızı canlandıran Raffey Cassidy.
Brad Bird, iyi animasyon filmler çekmiş bir yönetmendi. “Demir Dev” (The Iron Giant), “İnanılmaz Aile” (The Incredibles) ve “Ratatuy” (Ratatouille) türünün önemli ve iyi örneklerinden bazıları olmuş kalıcı filmlerdi. Bird'ün animasyondan 'live action' filmlere geçişi ise "Görevimiz Tehlike" (Mission Impossible) serisinin dördüncü filmiyle gerçekleşmişti... O filmde de bir senaryo sıkıntısı vardı ama ciddi bir yönetmenlik sorunu yoktu ve bir aksiyon filmi olarak kendisini kurtarıyordu. Anlaşılan Bird'in animasyon senaryolarına bakışı ve yaklaşımı diğer filmlerden daha sağlıklı... 2,5/5
Brad Bird, iyi animasyon filmler çekmiş bir yönetmendi. “Demir Dev” (The Iron Giant), “İnanılmaz Aile” (The Incredibles) ve “Ratatuy” (Ratatouille) türünün önemli ve iyi örneklerinden bazıları olmuş kalıcı filmlerdi. Bird'ün animasyondan 'live action' filmlere geçişi ise "Görevimiz Tehlike" (Mission Impossible) serisinin dördüncü filmiyle gerçekleşmişti... O filmde de bir senaryo sıkıntısı vardı ama ciddi bir yönetmenlik sorunu yoktu ve bir aksiyon filmi olarak kendisini kurtarıyordu. Anlaşılan Bird'in animasyon senaryolarına bakışı ve yaklaşımı diğer filmlerden daha sağlıklı... 2,5/5
Yarının Dünyası
Tomorrowland
Yönetmen: Brad Bird
Oyuncular: George Clooney, Hugh Laurie, Britt Robertson, Raffey Cassidy, Tim McGraw
130 dakika
0ha filminde amatör oyuncular derken Taies Farzan, Adem Yılmaz ve Ergün Karanik gibi oyuncuların profesyonel geçmişlerini yok saymanızı eleştiriyorum öte yandan bazı sahnelerin uzunluğu beni de yordu yönetmenin Uzun metrajı olunca en çok para giden sahnelerin uzamasını anlıyorum. film festival ve basın gösterimine oyuncu sansürü ile gitmişti amacına ulaşmış ki haber ve eleştirilerde oyuncular yok gibi bir algı var oysa senaryosuz çekilen filmde oynamak alışılmış becerilerin dışında bir performans ister
YanıtlaSilMerhabalar, teşekkürler yorumunuz için.. Ama dikkat ederseniz yazıda "Amatör oyuncular ve yetenekli genç tiyatroculardan kurulu oyuncu kadrosu" demişim. Yani ikisini de birbirinden ayırmışım... Filmde ilk kez kamera önüne geçmiş bir sürü insan var... Yoksa saydığınız isimlerin profesyonel geçmişlerinden gayet haberdarım... selamlar...
Sil