Eleştirmenin Not Defteri

5 Şubat 2016 Cuma

KÖTÜ KEDİ ŞERAFETTİN

İyi bir yetişkin animasyonu ama...
“Kötü Kedi Şerafettin” mizah yazarı/karikatürist Bülent Üstün’ün 1990’larda L-Manyak dergisinde çizmeye başladığı çizgi seriydi. Üstün’ün Şero’su, Cihangir’de bohem bir hayat yaşayan Tonguç’tan üremiş yarı insan yarı kedi bir canlıdır. Hikayedeki bütün hayvanlar insanlar gibi konuşabilmektedir. Ama Şero’nun sık sık “insan mıyız lan biz!” diye söylendiği gibi daha bir kendilerine has yaşam kavgaları vardır bu hayvan karakterlerin. Üreme, beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını sağlamaya yönelik sert tavırlarıyla en az insanlar kadar vahşi ve hedonisttirler, ama diğer yandan da ne istedikleri konusunda insanlardan daha dürüstlerdir. Şero mesela yabancı türdaşı Garfield’dan farklı olarak alkol ve tütün ürünleriyle fazlasıyla barışık, libidosu fazlasıyla yüksek ve tembellik etmekten ziyade, sürekli hareket halinde olmayı tercih eden kabadayı bir kedidir. 
Yıllardır kendine ait sadık kitlesi tarafından hararetle takip edilen Şero’nun yaklaşık sekiz yıldır bir sinema filmi yapılması için uğraşılıyordu. Nihayet sonlandırıldı ve bu hafta vizyona çıktı.
evdeki beş cildi çıkarıp
göz gezdirmenin zamanı gelmiş demek ki...
13 yaşından büyük izleyicilere hitap eden film, Bülent Üstün’ün ilk Şero hikayelerine oldukça bağlı kalan bir yapıda. Şero’nun nasıl dünyaya geldiğini es geçerek, Cihangir’deki düzenine göz atıp, yanlışlıkla ölümüne sebep olduğu çizerin zombileşmesiyle başlayan hareketli bir kovalamacayı konu alıyor film. Tıpkı çizgi romanında olduğu gibi argo ve küfürlerin gırla gittiği, şiddetli kavgaların yer aldığı animasyon film, teknik anlamda şimdiye dek izlediğimiz tüm yerli animasyonlardan daha iyi. İki küçük meselesi var sadece. Yıllarca kağıttan okuduğumuz bu kahramanları bir anda bize sunulan seslerle hemen kabul edemiyor, ilk 15-20 dakikasında yadırgıyoruz belki biraz. Hatta zaman zaman bazı cümleler arada kaynayıp gidiyor. Çünkü animasyon seslendirmelerinde çok yapılan bir klişe burada da yer buluyor kendisine. Her biri çok değerli olan isimler kendilerine ait karakterleri olduklarından daha komik seslerle seslendirmişler. Ama dakikalar geçip alıştıkça buna çok takılmıyor kulaklarımız. Diğer mesele ise filmin çok büyük arızaları olmayan senaryosunun yine de gayet ‘hafif’ kalması. Zombi çizerin bir türlü ölmeyip oradan buradan çıkmasına kitlenip kalıyor hikaye, biraz tekrara düşüyor ister istemez... Araya bu hikayeyle çok ilgisi olmayan bir soygun macerası da karışıyor. Şero'nun oğlu Tacettin'in gelişi, Tonguç'un evsahibesiyle yaşadığı problem ve Şero'nun 'manitası' Misket'le tanışması da var bu hikayenin içinde ama ana hikaye omurgası olarak zombi çizer belirlenince bu yan hikayeler küçük kalıyorlar. Çünkü kaçma-kovalamaca yani hareket çizgisi getiriyor zombi hikayesi. Oysa bir yetişkin animasyonunda harekete-aksiyona bu kadar ihtiyaç yoktur. Sonuçta hedef kitleniz çocuklar değildir... 
Yani film şimdiye dek izlediğimiz en iyi Türk yapımı aksiyon olabilir ama yukarıda saydıklarımın ışığında, izlendiği sürenin dışına taşamıyor çok fazla, sadece kendi süresi içinde eğlendirebilen filmler arasında yerini alıyor. Ama yine de çok güzelleşebilecek bir serinin ilk filmi için gayet tatminkar sayılır. Daha güzel filmlere kapı açar inşallah bu ilk film... Tekrar tekrar belirtmeli diğer yandan, animasyon olduğuna aldanıp küçük çocuklarınızla gitmeye kalkmayın sakın. “Kötü Kedi Şerafettin”, aynen dergi sayfalarından fırlayıp çıkmış kadar sert ve tavizsiz! Hatta yaş sınırının daha da yüksek olmasını göze alıp, bence daha da ileri götürebilirdi işi... 3,5/5

Kötü Kedi Şerafettin
Yönetmenler: Mehmet Kurtuluş, Ayşe Ünal
Seslendirenler: Uğur Yücel, Demet Evgar, Okan Yalabık, Yekta Kopan, Ayşen Gruda, Ahmet Mümtaz Taylan
82 dakika

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder