Sonuna geldiğimiz bu yılın sinema
vizyonunun (malum, hâlâ yaz aylarının ‘ölü sezon’ ilan edildiği zamanlardayız!)
rekorlar kıran filmleri “Düğün Dernek”, “Eyyvah Eyvah 3”, “Recep İvedik 4”, “Hükümet
Kadın 2”, “Mandıra Filozofu” ve “Patron Mutlu Son İstiyor” gibi komedi
filmler... Bu filmlerin beklentilerden yüksek gişeler elde etmelerinin türlü
nedenleri var. Birincisi Türkiye’deki sosyo-politik ortamın yaşattığı
‘mutsuzluk’... Diğeri de bu filmlerin genellikle az bütçelerle, kolay yazılmış
filmler olup sırtlarını başrollerindeki komedyenlere dayıyor olmaları... Bu
tabloya bakınca önümüzdeki sezon bu formülde daha çok film izleyeceğimiz
aşikarlaşıyor. Anaakım sinemasının ‘beyinsiz komedi’ ve “islami korku’
türlerine hapsolması sektörü yavaştan rahatsız etmeye başlasa iyi olacak!
“Silsile” bu sinema ortamında değerli bir film tabi. Modern şehir hayatında konumlanmış
bir gerilim filmi. Üstelik bir gecede geçiyor hikayesi. Aslında her türlüsünü
de defalarca izlediğimiz bir hikaye: En yakın arkadaşının sevgilisiyle gizli
aşk yaşayan Cenk, bitmek bilmeyen ve herkesin türlü bedeller ödeyeceği bir gece
geçirecektir.
“Silsile”nin belli başlı sorunları senaryo
kaynaklı malesef. Cenk ve Ece’nin arasındaki ‘büyük aşk’a ikna olmaktaki
sıkıntımızı bir şekilde aşabilsek de film özellikle de ortalarda bir yerde ‘duruyor’
sanki. Ece’nin bir minibüsün içinde hapsolduğu sahneler ve bu sahnelerde ortaya
çıkan Cihan adlı karakterin (Serkan Keskin) işlevsizliği bu patinajın sebepleri...
Bir de tabi suçun işlendiği mekanın karakterler üzerinde yarattığı baskının
yeterince sağlam işlenmemiş olması “Silsile”nin zaafları...
Ama filmin yönetmeni Ozan Açıktan'ın
daha iyi senaryolarla çok daha iyi filmlere imza atacak yetenekte bir yönetmen
olduğu “Silsile” ile daha da belirginleşti. Açıktan’ın atmosfer yaratma konusunda
hiçbir sıkıntısı yok...
Not: Vokalde Ryan Gosling’in olduğu Dead Man’s Bone
grubunun “Lose Your Soul”u da filmin açılışına pek yakışmış...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder